Şehir ve Kültür 78.Sayı Ocak 2021
SAĞLIK OLSUN, ŞİFA OLSUN..
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdur
Olmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi
Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman)
İki bin yirmi yılının on ayını sıkıntılı geçirdik. Her konuda çalışmalarımız etkilendi, eğitim etkilendi, sanayi etkilendi, esnaf,turizm etkilendi, edebiyat dünyamız etkilendi, kültürel faaliyetlerimiz etkilendi.. Dijital yöntemlerle kare dünyanın içine kısılıp kaldık, sesimiz ulaşsa da nefesimiz yetmedi, yüz yüze ilişkiyi kuramadık.. Eğitimde de kültürde de aynı sıkıntılar yaşandı yaşanıyor.. Bu yıl içinde sıkıntılar bir süre daha yaşanacağa benzer.. Ancak önemli olan sağlığımızdı, yazımın başındaki muhteşem Süleyman’ın muhteşem şiirini hepimiz sağlık mottosu olarak kullanırız. Geçtiğimiz bir yılın, sadece ülkemiz değil Dünya devletlerinin tamamında Corona Virüs nedeniyle bugüne kadar görülmemiş bir salgınla karşı karşıya kalmamız neticesinde milyonlarca hasta ve milyonları bulan ölümler insanlık tarihinde unutulmayacak bir yara olarak kalacaktır. Bu dönem, edebiyat dünyamızda yeni eserlerin vücud bulmasına vesile olacaktır... Sanatımızda etkileri görülecektir. Felaketin bu yıl içinde devam ediyor olması, sağlık konusundaki ileri düzey çalışmaların mümkün olduğunca salgının önünün kesilmesi için aşı çalışmalarının son aşamalara gelmesi sevindirici bir haberdir.. Global dünyada aşı konusundaki çalışmalar, devletler arasında pazarlama ve paylaşım üzerine kulis ve girişimler büyük bir hızla devam ediyor.. Yerli ve milli aşı çalışmalarımızın bir çok kanaldan devam etmesi ise milletimiz için sevindirici haberler.. Ülkemizdeki aşı çalışmalarından başarılı çıkacağımızdan eminim, ve bu başarımızı tarihte aşı konusunda yaptığımız çalışmalardan örneklerle açıklayabilirim... “Halk Eğitim Merkezi Gn.Md.’nün paylaştığı bilgileri kaynak aldığım bu aşı bilgilerini kısmen paylaşıyorum.. Ülkemizde aşı üretimi için çalışmalar ilk Osmanlı İmparatorluğu Döneminde başlamıştır. 1721 yılında İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” (varilasyon metodu) yapıldığını hayretle bildirmektedir. Bu mektup aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belgedir. Aşı üretim çalışmalarını yürütmekte olan Pasteur, çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı için yazı yazar, yazılardan birinin 2. Abdülhamit’e ulaşması sonrasında, 2. Abdülhamit yardım yapabileceğini ancak çalışmalarını İstanbul’da sürdürmesini ister, bu teklif Pasteur tarafından kabul görmeyince ikinci teklif oluşturulur, Pasteur’a Mecidiye Nişanı ile birlikte 10.000 altın yollanır, aynı zamanda Osmanlı’dan 3 kişinin de yanına asistan olarak yetiştirilmesi istenir. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne’den müderris Alexander Zoeros Paşa’nın başkanlığı altında, Kaymakam (yarbay) Dr. Hüseyin Remzi ve Kaymakam (yarbay) Veteriner Hüseyin Hüsnü beylerin gönderilmesine karar verilir. Daha sonra bu ekip çalışmalara temel teşkil etmesi için “kuduz mikrobu” enjekte edilmiş bir kemik iliği ile Osmanlıya geri döner. 1887’nin Ocak ayında Zoeros Paşa’nın kliniğinde Dar-ûl Kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesesi) kurulur. Bu kurum dünya’da üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi olmuştur. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretmiştir. 1885`te dünyada ilk defa çiçek aşısı uygulaması için Osmanlı`da kanun çıkarılıyor. 1885`te dünyada ilk kuduz aşısı bulundu. 1887 Ocak ayı başında Kuduz aşısı Osmanlı`ya getirildi. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane`de ilk kuduz aşısı üretildi.-1887`de Kuduz Tedavi Müessesesi kuruldu.1892 yılında bakteriyoloji hane kurulmuştur.-1892`de ilk çiçek aşısı üretim evi kuruldu. -1896 da difteri -1897 de sığır vebası -1903 de kızıl serumları Veteriner Hekim Mustafa Adil (1871-1904) tarafından üretildi. -1911 yılında tifo, 1913 yılında kolera, dizanteri ve veba aşıları Türkiye’de ilk kez hazırlandı ve uygulandı. -1927`de verem aşısı üretimi başladı...-1940 yılında kolera salgını için Çin’e aşı gönderilmiştir...-1950`de İnfluenza laboratuarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza (grip) Merkezi olarak tanındı ve influenza aşısı üretimine geçildi.-1983`te kuru BCG aşısı üretimine geçildi. Kurtuluş savaşı sırasında zor koşullar altında da hayvan ve insan aşıları üretilmeye devam edilmiştir. İstanbul’un işgali sonrasında aşı merkezi önce Eskişehir, daha sonra da Kırşehir’e taşınmıştır... Osmanlı İmparatorluğunda ilk aşı üretimi ve uygulanmasının başından beri aşı lojistiği, uygulanması ile hastalıkların önlenmesi ücretsiz olarak Devlet eliyle yürütülmektedir.... “Bu bilgilerden şunu anlıyoruz ki, Devletimiz ihtiyaç ne ise onu üretmeye muktedirdir.. Bu, İster savunma sanayii olsun ister sağlık ihtiyaçlarımız olsun üretmek için sıkıntımız yoktur... Corona virüsü için Ülkemizin aşı üretimine yakında başlanacak olması da sevindirici haber...Bu zaman içinde yurt dışından getirilmeye başlanan aşılarda çok şükür uygulama aşamasına başlanmıştır...Öncelikle sağlık çalışanlarımıza uygulanması insani olarak çok önemlidir.. Şehir ve Kültür dergimiz 7.yılında sağlıklı şehirlerimizin varlığından mutlu olacaktır...Sağlık içinde huzurla kültürümüzü paylaşamaya devam edeceğiz...Bu minval üzere; Sağlık olsun, Şifa Olsun diyoruz...Yeni yılın bu ilk sayısında Sağlık ve şifa dileklerimizle, kravatımızı bağlayıp saçımızı taradık, sıramız gelince aşımızı olacağız ve huzurunuza hep sağlıkla çıkmak istiyoruz..
Hz.Mevlana der ki; “Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.”
Hoşça bakın zatınıza
Mehmet Kamil BERSE
Genel Yayın Yönetmen